25 Kasım 2011 Cuma

ESSENCE by NARCISO RODRIGUEZ




NOTALAR:Gül, misk, iris pudrası, benzoin, amber

Her ne kadar pudralı yapıya sahip parfümlerden pek hoşlanmasam da Essence benim için istisna olan parfümlerden birisi. Zaten Narciso Rodriguez markasına karşı hep bir sempati duymuşumdur. Sevgili  Rodriguez, beni fetheden for her (edt) ve for him gibi iki başarılı parfüme imza atmıştı. Her ne kadar modadan anlamayan biri olsam bile bu anlamda yarattıklarını da başarılı bulduğumdan mütevellit yeni çıkan her kokusunu heyecanla bekliyorum ve deniyorum.

Markanın ilk parfümü  For her gül ve misk temalı bir parfümken Essence iris ve misk temalı bir parfüm.Yani her durumda parfümlerin kalbinde. Essence ne kadar iris konseptli bir parfüm olmuş olsa bile geri planda hissettiğim gülü çok sevdim diyebilirim. Gül temalı parfümlere hep hayranlık duymuşumdur ( ki gül suyunu bile çok severim ) ve bu parfümde temiz pembe gülleri hissediyorsunuz ama kimyasal şekilde. İçeriğinde kullanılan "iris pudrası" notasını ilk defa duyuyorum.

Essence bebek pudrası gibi kokan güzel tamamlandığını düşündüğüm bir parfüm. Saf, temiz ve ten kokusu gibi. Ben genelde temiz kokulardan hoşlanan birçok kız arkadaşıma bu kokuyu öneriyorum. Ayrıca şişe tasarımını da çok beğendiğimi söylemek istiyorum ve son noktayı koyuyorum.

18 Kasım 2011 Cuma

CARNAL FLOWER by FREDERİC MALLE




Notalar: Sümbülteber, yasemin, postakal çiçeği, okaliptüs, kavun, bergamot, ylang ylang, hindistan cevizi, beyaz misk, salisilatlar

Öncelikle Carnal Flower'ın beni kalbimden vurduğunu söylemek istiyorum. Bu parfümü bu kadar sevebileceğimi hiç düşünmemiştim. Ben bu parfüme galiba aşık oldum. Her denediğimde bana hissettirdiği duygular oldukça güçlü.

Carnal Flower, Frederic Malle parfüm evinin çok sevilen parfümlerinden biri. Çiçek kokusunu sevmeyenler için bile bu parfüm imza niteliği taşıyabilir. Her şey o kadar güzel dengelenmiş ki parfümde ( KesinlikleDominique Ropion bir sanat dehası) hiçbir şekilde burnunuz yorulmuyor.

Sümbülteber özü dünyanın en pahalı ham maddelerinden biri. Sadece Enfleurage yöntemiyle üretiliyor olması onu en pahalı yapan etmenlerden arasında. Enfleurage yöntemine başvurulmasının en büyük sebebi ise distilasyon gibi yüksek ısı gerektiren yöntemlerde yapısının bozulması. Bir çiçeğin ekstraktı alınacaksa eğer genelde enfleurage yöntemine pek başvurulmaz. Sebebi yöntemin süre bakımından çok uzun ve dolayısıyla maliyetinin diğer yöntemlere nazaran yüksek olması. Bir çok ayırma yöntemi var ve üretilmek istenen bir ham madde çok uzun olmayan bir sürede üretilirken, enfleurage yöntemi aylarca zaman alabiliyor ve bu sebeple bu yöntemle elde edilen bir ham madde çok pahalı olabiliyor. Sümbülteberin laboratuvar ortamında molekül yapısına yakın aroma kimyasalların üretilmesi için farklı teknolojilerin gerektiğini okumuştum.


 Carnal Flower parfüm evinin en pahalı parfümü. Şu ana kadar yapılmış en iyi sümbülteber parfümlerinden biri olarak da gösteriliyor. Hatta bir sene yılın en seksi parfümü ödülünü aldığını hatırlıyorum. Bu arada sümbülteberin kokusu yasak zevki çağrıştırdığı için özellikle kadınlar üzerinde sarhoş edici bir özelliği varmış.

Carnal Flower ın açılışı bana biraz dağ eteklerinden çam esintisi havasını hissettirdi. Oldukça yeşil bir açılış yapıyor parfüm. Sebebi  içeriğinde ki okaliptüsten olsa gerek. Belki de kullanılan salisilatlar da bu etkiye neden olabilir. Kavunun kokusunu pek aldığımı söyleyemem. Yasemin notası da şahane ( benzly salicilate ??) Bahsettiğim kimyasal yasemin çiçeğinde yüksek oranda  bulunan çok sevdiğim bir aroma kimyasal. Yaseminin sertliğinden sıyrılmış ona tatlı bir hava veren bir madde. Carnal Flower ın içeriğinde kullanılan hindistan cevizinin yerinde bir içerik olduğunu düşünüyorum. Sümbülteber, yasemin gibi yoğun çiçek kokularına yumuşaklık kazandırmış ve bu nedenle de parfüme mükemmel bir konfor sağlamış. Ayrıca Carnal Flower'ın nemli de bir havası var ve bu yüzden yağmurlu günlere mükemmel bir uyum sağlayabilir.
Carnal Flower baştan sona kadar büyük değişimlere uğramıyor ama nedense her denediğimde farklı bir yönünü keşfediyorum. Mesela içeriğinde yazılmasa bile sanki bir noktadan sonra adaçayı kokusunu alabiliyorum. Hatta biraz da öd ağacı yada küçük hindistan cevizi olabilir mi? Belki.

Carna Flower, Dominique Ropion tarafından iki yıldan fazla bir süre içerisinde yaratılmış bir sanat eseri. 800 yakın demeden sonra en iyi konsantrasyona ulaşılabilmiş. Carnal Flower parfümörün en iyi kokusu olarak bile gösteriliyor. Ünlüler arasında da çok sevilen bir parfüm. Bir yerde Catherine Deneuve'ün de favori kokusu olduğunu okumuştum (Bu kadın tam bir parfümkolik)

Kısaca kaliteli, baştan çıkaran, egzotik bir koku ve kesinlikle şişesini en yakın zamanda alacağım bir parfüm Carnal Flower.

11 Kasım 2011 Cuma

GRİS CLAİR by SERGE LUTENS


Notalar:İris, tonka fasulyesi, lavanta, ağaç notaları,odunumsu notalar, amber, tütsü ve kül !!!

Çok merak ettiğim Serge Lutens kokularından bir olmakla birlikte yine beklediğimden çok daha farklı bir koku benim için Gris Clair.Lavanta notasını pek sevmem ama bu notanın farklı notalarla olan kombinasyonuyla ortaya ilginç karışımlar çıkabiliyor.Gris Clair içerik bakımından ne kadar farklı gözükse de ne yazık ki kokladığınız zaman biran önce teninizden silmek istediğiniz bir koku.Özellikle lavanta sevmeyenler için katlanılması bile çok zor.Benim için durum böyle oldu.Hiç sevmediğim, lavanta notasının baskın olmasıydı ama başlı başına bu parfüm lavanta kokuyor.Birde alttan alta gelen sigara dumanımsı bir koku.Hiçbir özel tarafını görmedim.Biraz ağır olacak ama annemin sürekli aldığı Tariş'in lavanta koklanyasın dan tek farkı daha kalıcı olması.E birazda odunumsu notalarla harmanlanması.Ama sırf bunun içinde bu parfüme o kadar para vermem.Bilmiyorum belki sizin için durum daha farklı olabilir.Okuduğum yorumlarda bu parfümü göklere çıkaranlar da var.Ama sektörde o kadar güzel parfüm varki 'hayatımın en iyi kokusu' demek bence haksızlık olur gibi.Tabi beğeniler farklılık gösterdiği için saygı duyarım  :)

Yani işin özü Gris Clair benim için büyük bir hayal kırıklığı.Belki zamanla biraz daha sevebilirim ama bir şişe alacak kadar değil.

Güncelleme: Yorumunun üzerinden çok fazla vakit geçmedi ama bu parfüme yazmış olduğum yorumu şimdi okuyunca haksızlık etmiş olduğumu düşündüm.Parfüm konusunda bazen 180 derece dönebiliyorum.Beğenmediğim bir kokuya bir süre sonra hayranlık duyuyorum.Bu kokuları anlamak için biraz vakit lazım.Lavanta kokularını çok sevmiyorum ve bu parfümü  ilk kokladığım anda verdiğim tepkiyi direk yazmak istemiştim ama şuan kokluyorum ve kokladığım en iyi ( belki birazda farklı) lavanta kokusu olduğunu düşünmeye başladım.Üst notalar da lavanta daha baskın ama parfüm alt notalara inildikçe şekerleniyor ve puslu soğuk bir havaya bürünüyor.Notaların çok gerçekçi olduğunu düşünüyorum..Kısacası Gris Clair sevdiğim parfümler arasına girmiş bulunmakta.

7 Kasım 2011 Pazartesi

PORTRAIT OF A LADY by FREDERIC MALLE


Notalar: Türk gülü, tarçın, frambuaz, black currant, beyaz misk, amber, günlük ağacı (frankincense), paçuli, amber, benzoin, sandal ağacı


Portrait of a lady Frederic Malle parfüm evinin en çok koklamak istediğim kokularından biriydi.
Malum gül kokularını seven ben farklı gül kombinasyonları denemek için sabırsızlanıyordum.
Genelde biz Türkler'e gül kokuları çok ilginç gelmez.
Çok başarılı, lüx bir gül kokusu gül suyu benzetmesine çok fazla maruz kalabiliyor.
Bende bu yargıyı yıkabilecek bir koku arayordum.
İçeriğine baktığımda heycanlanacağım, farkındalık yaratabilecek bir gül kokusu olmalıydı.Tütsülerle, tatlı odunlarla, minimum çiçeklerle harmanlanmış oryantal bir gül kokusuydu peşinde olduğum.
Bu yüzden Portarait of a ladyi uzun süredir büyük bir merak içersinde elime geçmesini bekliyordum.
Sonunda elime geçti ve heyecanla tenime sürdüm.




Sevgili master parfümör Dominique Ropion'un tütsülere gark etmiş olduğu bu kokuyu kokladığım vakit küçük bir şok geçirmedim değil.
Beklediğim gül kokusundan oldukça uzaklarda, tamamen paçuli ve odunların etkisi altında, gülün belli belirsiz bir hayalet gibi kendini belli ettiği, yanık odunların, dumanların, küllerin kokularına benzeyen kirli bir parfüm ile karşılaştım. Evet kirli, kuru, kafa karıştıran karmaşık bir koku. Tende hayalet gibi bir varmış gibi ama bir anda yok olurmuş gibi gidip gelen ama her daim teninizde uzun süre hissedilebilen bu parfüm hayal sınırlarımı zorlamış ve ne gibi bir hayal dünyası ile oluşturulduğuna uzun süre kafa yormuştum. Gerçekten çok ilginç bir koku.


Her neyse, benim beklentilerimin dışına çıkıp kokuyu inceleyecek olursak; kesinlikle orjinal ve çok gizemli bir parfüm. İnsanı içine çeken bir şeyler var bu kokuda. Adına bakıp ön yargılara kapılmayın beyler. Bu koku kesinlikle bir erkeğin portresi de olabilirmiş mesela. Ben cinsiyet ayrımını pek sevmem ama bu parfüm kesinlikle savaşçı ruhlu, cesur bir erkeği tanımlar gibi. Araştırmalarım sonucu parfümün yaratılış aşamasında Nicole Kidmanın baş rolünü üstlendiği 1996 yılında çekilmiş olan Portrait Of a Lady de ki karakterinden esinlenilmiş. Karakterin çizgisine yönelik benim kafamda koku adına çok çok farklı şeyler canlanıyor. Biraz daha klasik çizgiler ve biraz daha çiçeksi bir form. İşte bu noktada parfümörlüğün, sınır tanımayan bir hayal dünyasına sahip olunması gerektiren bir meslek olduğunu düşündüm.Ve şunu da söylemek isterim ben Dominique Ropion un hayal dünyasına ve yapıtlarına hayranım. Yorumunu yazacağım Carnal Flower ve Un fleur de cassie  kesinlikle çok başarılı  ve her biri bir sanat eseri. Her an farklı bir yönünü keşfedebiliyorsunuz bu kokuların.

Portrait of a lady'nin içeriği hakkında bilgi vermek istersem; bu pafümün 3/1 inde paçuli yağı bulunuyormuş.
İçeiğinde Iso e super ve ambroxan moleküleri yine fazla miktarda kullanımış.Özellikle Iso e süper çok çok hafif kokan bir molekül olmasına karşın, formülasyonuna girdiği her parfümün kokusunu derinleştiren bir koku molekül olunmasıyla biliniyor.Bu molekül Lancome nin Tresor, Hermes in Terre d'hermes ve Shiseido'nun Feminite du boisin parfümlerinde yüksek miktarlar da kullanılmış.Hatta piyasa da birçok parfümde var ama en tanınır ve başarılı bulduğum parfümleri örnek verdim.Hafif çiçeksi pudramsı bir kokuya sahip ama burnunuzu deriiince çekerseniz kokusunu alabileceğiniz bir molekül.Bu kadar hafif kokan bir molekülün bu denli etkili olması çok ilginç

Sevmem için zamana ihtiyacının olduğunu düşündüğüm gittikçe hayran oluyorum.Kesinlikle herkesin kullanabileceği bir parfüm değil. Denemeden alınmaması gereken bir koku Portrait of a lady..


















5 Kasım 2011 Cumartesi

PRADA CANDY by PRADA



Notalar:amber, benzoin ,karamel, vanilya, beyaz misk, loas asalbent

Prada bu parfümün lasımanını yaptığı zaman şişesine tam anlamıyla bayılmıştım. Ama notalarına bir göz atınca burun kıvırmadım da değil. Yoğun şekerli kokuları sevmeyen biri olarak bu parfüm benim için bir facia olabilir miydi? Belki, ama yine markayı baz alarak yorum yapacak olursam Prada hem giyim, aksesuar, çanta yada ayakkabı vb. konular da hemde kozmetik (kozmetik ürünleri ülkemiz de çok bilinmese de yutdışın da oldukça başarılı bulunuyor) alanında son derece başarılı bulduğum bir marka. Söz konusu parfümler olunca Prada yine çizgisini sevdiğim markalardan biri. Ben, ana akım parfüm sektöründe de öncü markaların olduğunu düşünüyorum. Bunlardan Bvlgari, Yves Saint Laurent , Thierry Mugler, Christian Dior , Hermes , Guerlain ve Chanel ( Bu üç markanın bünyesinde olan ve sadece butiklerinde satılan özel serileri var ve bu nedenle yarı niş parfüm markaları olarak da tanınır ) Türkiye de bilinen ve çizgisini sevdiğim markalardan birkaçı. Prada'yı da bu gruba dahil ediyorum ve parfüm ile ilgili görüşlerimi sunuyorum.

İlk sıktığımda (kağıt üzerinde) dudağımı büktüğümü söylemek istiyorum ve markanın hakkını vermediğini ve oldukça klasik bir açılış yaptığını düşünmüştüm.Aklıma ilk gelen ise Lolita Lempica parfümlerinde ki vanilya ve şeker notalarının kullanım benzerliğiydi. Candy bir Lolita Lempica'nın farklı bir sürümü olabilirmiş mesela. Çünkü parfüm Prada çizgisinden biraz uzak oldukça şekerli bir karışım. Geçtiğimiz senelerde Pradanın çıkarmış olduğu L'eau ambre de şekerli bir yapıdaydı ama Pradanın ruhunu hissedebiliyordum. Her neyse bu parfümü bir kaç hafta denedim.5-6 kez cilt üzerinde dendiğimi söyleyebilirdim. Kağıt üzerinde yanık şekerli saçma sapan bir kokuya dönüştüğünü düşündüm. Tende denediğimde parfümün üst notalarının tatlımsı ferah olduğunu (şeker patlaması yaşanmıyor ) , iyi tamamlandığını ve alt notalarının başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Evet alt notalarını sevdim çünkü parfümün en başarılı ve marakanın çizgisini yakalamış notalarıydı. Nedense Prada nın tüm parfümlerinde derinlerden hissedilen iris çiçeğinin kokusunu alabiliyorum ama iris çiçeği içerikte belirtilmemiş.

Prada Candy sizi şaşırtmayan ama güzel tamamlanmış, piyasadaki birçok muadilin den sıyrıldığını düşündüğüm tatlı bir parfüm. Kullanıldıkça daha da sevilebilen bir parfüm olacağına inanıyorum...