25 Aralık 2011 Pazar

UN JARDIN SUR LE TOIT by HERMES

                                                                





 Notalar: Manolya, Gül, Armut, Elma, Çimen, Biberiye

Un jardin sur le toit, Jardin serisinin son parfümü.Parfümün yapım aşamasında Ellena Hermes'in Paris'teki 24 Rue Foubourg Saint-Honore de ki binasının çatısındaki bahçeden esinlendiği söyleniyor. Hermes'in Jardin serisini oldum olası sevmişimdir. Her parfümü ayrı bir zevk veriyor bana. Bazen bu seriyi fazla hafif bulsam da kavurucu sıcaklar da her biri mükemmel gidiyor. Jardin serisi altında yeni çıkan bu koku beni oldukça heyecanlandırmıştı. İçeriğindeki kullanılan meyvelerden ötürü de hayal kırıklığına uğrayabileceğimden korkmadım değil ama taki koklayana kadar. Beklentimden oldukça faklı buldum Un jardin sur le toit'yı ve diğerlerine göre hafif şekerli bir yapısı vardı .Evet meyveli ama parfümün yapısına yeşil bir hava hakim. İçeriğindeki gül (bu notanın kullanılmasına çok sevindim ) parfüme parlak nemli bir hava katmış. Tenime sıkıp ne zaman koklasam içeriğinde ki gülün kullanımına hayran oluyorum ve yağmurlu bir havanın ardından üzerine çiğ taneleri birikmiş gülleri koklar gibiyim adeta...

Bu parfüm çok mu farklı ? hayır. Ama güzel tamamlanmış başarılı bir parfüm .İnsanı mutlu eden bir şeyler var. Un Jardin sur le Toit i almamam için hiçbir olumsuz özellik bulamıyorum.

Kafa karıştırmayan başarılı meyve yada yeşil bir koku arıyorsanız bu parfümü denemenizi öneririm.

Yandaki resim, Hermes'in Paris'teki binasının çatısında bulunan bahçe ve bahçede parfümün yaratıcısı Jean  Claude Ellena'yı gösteriyor.

3 Aralık 2011 Cumartesi

Cuir Mauresque by Serge Lutens





Notalar: Misk, yasemin, sedir, ambergris  (gri kehribar) , muskat, tütsü, tarçın, portakal çiçeği, yasemin, karanfil, mandalina kabukları , civet, deri, kimyon, sytrax, mür ağacı, aloe ağacı ( od ağacı )

Klasik parfümleri kokladığımızda yada bir yakınımıza koklattığımız vakit ilk verilen tepki genelde 'bu ne ya hacı yağı gibi' oluyor değil mi? Klasik denilince aklımıza ilk olarak  Chanel no:5 ,Ysl opium , Dior poison yada Clinique Aromatic Elixir gibi parfümler gelir ve bu parfümler genelde hep bu tarz yorumlara maruz kalırlar. Ama aslında hiç bir klasik parfümün dedelerimizin, ninelerimizin hacılıktan getirdiği sürüp sürüştürdüğü yağlarla kokularla hiçbir alakası yoktur. Hiç biriniz yakınınızın hacılıktan getirdiği  bir kokuyu Chanel no:5 e benzediğini söyleyebilir mi ? Büyük bir çoğunluk evet diyecek ama benim açımdan kesinlikle HAYIR!!! Klasik parfümleri böyle yaftalamaktan vazgeçip onları anlamalıyız sevgili okuyucular.

Neden böyle söze başladım şimdi bunu açıklayacağaım. Serge Lutens parfümlerine olan  hayranlığımı az çok anlamışsınızdır.Markanın birçok parfümü benim olsun istiyorum :) Birçok kokusunu tarzıma yakın buluyorum. Bugün size markanın bir başka deri kokusu olan Cuir Mauresque yi takdim etmek istiyorum.

Cuir Mauresque, ilk kokladığımda bana çok tanıdık gelmişti ama bu parfüme benzer bir kokuya hiçbir yerde rastlamış yada kullanmış olamam diye düşündüm durdum. Acaba nereden tanıdık geliyor diye günlerce düşündüm biliyor musunuz? :) Tekrar tekrar kokladığım vakit " tabi yaa bu yıllar önce arkadaşımın anneannesinin hacılıktan getirdiği küçük, üzerinde sarı çiçek desenleri olan yağın kokusuna çok benziyor" dedim. Böyle yoğun çiçekli mayhoş bir kokuydu. Evet okuyucular, eğer bir kokuya 'hacı yağı' gibi bir yargıyla yaklaşacaksanız o koku bence bu koku olmalı. Zamk gibi tene bir kere sürdünüz mü yıkasanız bile zor çıkan cinsinden.Yine denmesini istediğim birçok kişi beğenmedi ama bana sorarsanız kesinlikle görkemli. Farklı bir aurası olduğunu belirtmek isterim. Yine tarihin kültürlerine tanıklık ediyorsunuz.

Cuir Mauresgue, yoğun çiçekli, baharatlı, kimyonu, tütsüsü bol misitik bir koku. İnanın tanıdık bir şeyler var ama tarifi zor. Mesela içeriğinde yaseminden bahsetmemişler ama ben yoğun bir yasemin çiçeği kokusu alıyorum. Ferah bir açılışı var ama yinede karakterini belli eden bir tarafı da var.Yani bu kokuyu sevmeyecek biri açılışına hayran olduğu için almaz herhalde. Ayrıca baharatlarla birlikte kuru karanfil kokusu parfümün tam kalbinde. Bilmiyorum belki karakterinin büyük bir kısmını karanfil oluşturuyor ve bütün notalar bu nota etrafında şekilleniyor. Deri kesinlikle parfümde sizi yormuyor ve parfümü bir üst seviyeye taşıyor .Bu parfüm; ahşap, otantik eşyalarla döşenmiş, büyük boy gösterişli aynaların, banyosunda mermer kurnaların ve bakır işlemeli tasların, işlemeli el kilimlerinin üzerinde bulunan değerli sandıkların ve sandıkların üzerinde olan nakışlı, yaldızlı örtülerin, mutfağında içinde haşhaşın dövülmek üzere hazırda bulunduğu dibeklerin ,içinde en güzel kahvelerin hazırlandığı bakır cezvelerin olduğu bir evin kokusu da olabilirmiş. İnternette bu parfüme dair bilgiler toplarken şöyle bir fotoğraf ile karşılaştım ve kesinlikle bu fotoğrafın parfüm ile özdeşleştiğini düşünüyorum.

Bizim kültürümüzden çok uzak bir koku değil ama parfüm dünyasında da var olan yozlaşmalar nedeniyle insanların artık parfüm algıları gittikçe sıradanlaşmaya başladı. Bu yüzden çok sevilebilecek bir koku değil ama benim açımdan ileride kesinlikle gözüm kapalı bir şişe alabileceğim bir koku.