20 Nisan 2012 Cuma

KOKU ATÖLYESİ (UYGULAMALI)

Efenim geçen hafta cumartesi günü, yani 14.04.12 tarihinde gece saat bir suları Eskişehir'den İstanbul'a kokuların hüküm süreceği bir güne başlamak için yola koyuldum. Heyecanlıydım, çünkü ilk kez tek başına İstanbul'a gitmenin stresi ( benim İstanbul fobim var ) :) ve yapılacakların ve yaşanacakların mutluluğu heyecanıma ortak oluyordu. Kokularla ne kadar haşır neşir olduğumu blogum sayesinde anlamışsınızdır. Koku denilince bende akan sular duruyor. Aslında sadece parfüm, kolonya gibi kişisel kokulandırma ürünleri ilgi alanımı oluşturmuyor, bunların dışındaki her tür kokuya ilgim var. Maalesef bu sadece ilgide kalıyor. Yani Türkiye'de kokuya dair uygulamaya yönelik çalışmalar yapmak imkansız gibi bir şey. Ama böyle bir şans size Atölye şeklinde sunuluyorsa eğer tadından yenmez efendim. Evet öncelikle bu şansı bize sunan kıymetli Vedat OZAN'dan bahsetmek istersem.


 Gel gelelim Türkiye'de koku denilince akla gelen ilk isimlerden biri  hiç şüphesiz Vedat OZAN. Öncelikle kendisiyle ilgili, heyecanını ve enerjisini çok sevdiğim, her hafta engin bilgilerini bıkmadan, usanmadan en ince ayrıntısına kadar araştırıp radyo programında bize sunmasıyla, mütevazı duruşuyla takdir ettiğim ve takipçilerinin, dinleyicilerinin de kendisi adına aynı düşünceleri taşıdığını düşündüğüm kıymetli bir şahıstır benim için. Ama ne yazıktır ki  3 yıldır başarıyla sürdürdüğü Açık Radyoda ki KOKU programına bir ara vermek istiyor. Çok yorulduğunu dile getiriyor. " Her hafta araştırdığım bilgilerle resmen bir doktora tezi hazırlıyorum Koray" dediği vakit ne kadar haklı olduğunu düşündüm. "Sunduğum bir bilginin doğruluğu için 3-4 kaynağı araştırmam gerekiyor" diyor. Eminim ki Türkiye'de pek bilinmeyen bir konu üzerine tek bir kişinin araştırma yapması  insan üstü bir çaba ve tempo gerektiriyor. Ama programına tekrar geri döneceğini ve bu arada koku ile ilgili yapmak istedi işlerine yoğunlaşmak istediğini söylüyor. Bunlardan en heyecan verici olanlarından birisi ise koku atölyesi.

Uygulamalı koku atölyesini ilk Vedat beyin kokucuk parfümlerini sattığı siteyi göz gezdirirken görmüştüm. Ne zamandan beri kendisinden böyle birşeyi bekliyordum ve bu benim için kaçırılmaması gereken bir fırsattı. Atölyenin yapılacağı tarihe yakın Vedat beyi arayıp yer teyidi yaptıktan sonra İstanbul yolu gözükmüş oldu bana. Cumartesi günü İstanbul yağmurlu ve hava kapalıydı. Normalde böyle bir günde içinize işleyen kasveti atma derdine girişirsiniz ama güzel kokuların beni beklediği bir güne başlamak için beni hiçbir şey engelleyemez :)

İstiklalde güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra saat dokuza doğru Vedat beyin ofisine doğru yol aldım. Ofisinin bulunduğu binaya girdikten sonra asansörle en üst kata çıktım ve asansörün kapısını açar açmaz ofisin kapısından merdivene kadar inen kokular beni öylesine güzel karşıladı ki bir an için mutlu olmamak elde değil. Ardından da Vedat beyin sıcacık karşılamasıyla da bir enerjiyle ofise girdim. Vedat beye önceden hazırladığım birkaç soruyu sorarken katılımcılar da yavaş yavaş gelmeye başladı. Atölyenin gerçekleşmesi için gereken sayıya ulaşıldıktan sonra herkes yerlerini aldı ve atölye böylelikle başlamış oldu. 

Yukarıdaki resimde de gördüğünüz gibi masanın üzerinde kullanılmayı bekleyen yağlar, koku kimyasalları ve parfümeri endüstrisinde kullanılan bazı maddelerin doğal halleri yer alıyor. Tabi ben duramadım ve hepsini tek tek kokladım :) Atölye başladığı vakit önce Vedat bey, kokunun tarihi, sektörü hakkında bazı bilgiler verdi. Ardından konular soru cevap şeklinde ilerlerken Vedat bey farklı bir şey yapmak istediğini ve en sevdiği kısmın da bu olduğunu söyleyerek bizi birkaç koku oyununa davet etti. Parfümeriler de sıkça kullanılan koku kağıtlarını bilirsiniz. Vedat bey eline aldığı birkaç koku kağıdına farklı koku kimyasalları damlattı ve toplu halde bu kağıtları sallamamızı ve burnumuza gelen kokuyu tahmin etmemizi istedi. Bu aşamada hangi kimyasalların kullanıldığı ve biz nelerin beklediği hakkında bilgi vermek istemiyorum işin heyecanı kaçmasın diye :) Parfümörlerin ellerindeki koku kağıtlarını neden toplu halde kokladığını hep merak ederdim. Meğerse bu kağıtların her birine damlatılan esansların toplu halde nasıl bir kombinasyon oluşturacağı konusunda fikir vermek amacı için böyle bir yöntem kullanıyorlarmış. Ardından benim en sevdiğim kısım geldi. Yani parfüm hazırlamak. Öncelikle Vedat bey masanın üzerinde duran koku kimyasallarıyla bir gül kokusu hazırlamamızı istedi. Ardından hazırladığımız bu gül kokusunu içeren bir kalp nota hazırladık. Ardından üst, kalp ve baz notalarıyla bir parfüm kompozisyonu oluşturduk. Şunu söylemek isterim ki parfüm hazırlamak gerçekten zor bir işmiş. Sektörde bu iş yapıldığı vakit mikro gramlık miktarlarla hassas terazide çalışıldığı için bir nefes bile tüm formülasyonu bozabiliyormuş. Yani hem zevkli hemde oldukça emek ve zaman gerektiren bir meslek. Hazırladığımız parfümleri alkolle seyreltip şişeledikten sonra Vedat bey hepsini tek tek bantladı ve şişeyi 2 hafta açmamamız için bize uyarı verdi. Bu bekleme süresinde esanslar bir biri içinde daha iyi karışacak ve koku oturmuş olacak. Aynen şaraba uygulanan yöntem gibi.

 Biraz fazlaca uzun bir yazı oldu ama anlatılacak o kadar çok var ki. Hepsini anlatmak istemiyorum çünkü gidip atölye aşamasını yaşamanızı ve bu anın zevkine varmanızı öneriyorum. Bende dahil her bir katılımcı atölyeden büyük bir memnuniyetle ayrıldık. Hatta ben hiç bitmesin bile istedim ki normal süresinden bir buçuk saat daha fazla sürmesine rağmen. Ayrıca işin bir diğer güzel tarafı atölye sonrası Vedat beyin oluşturduğu 'kokucuk' modüllerine %10 indirimle satın alma şansına sahipsiniz. Ben 'kokucuk' serisinin birçok kokusunu kullanıyorum ve oldukça memnunum. Son söz olarak da kokuya dair merak ettiğiniz bir çok şeyi bu atölye de bulabilirsiniz. Atölyeye dair daha geniş bir bilgi için http://www.kokucuk.com adlı siteyi ziyaret edin.

16 yorum:

  1. koray bey, fazlaca methetmissiniz ve gercekten yuzumu kizarttiniz : )

    sevgiler ve tesekkurler,

    vedat ozan

    YanıtlaSil
  2. Asıl ben teşekkür ederim, emin olun daha fazlasını hak ediyorsunuz Vedat bey :)

    YanıtlaSil
  3. Merhaba Koray Bey,yazınızla ilgisi yok ama size ancak burdan ulaşabileceğim için yazdım kusura bakmayın, elimde stok fazlası Shiseido Feminiti Du Bois var satın almak yada takas isterseniz görüşelim.Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. merhabalar, çok geç kalmış bi cvp, ama şansımı denemek istedim, elinizde hala kalmış olabilir mi acaba shiseido feminite??? size nasıl ulasacağımı bilemediğim için ben de burdan yazmak zorunda kalıyorum, özür diliyorum sevgili bloggerdan...

      Sil
    2. Feminite bir sisem var suan ve dibini gordu diyebilirim. Sisesini koleksiyonuma dahil ettigim icin elden cikarmayi dusunmuyorum. Shiseido standlarina sorun belki ellerinde kalmis olabilir. Sephoria, tekin acar,douglas magazalarinda da sorusturun. Bu arada blogun mail adresinden bana ulasabilirsiniz. Sevgiler..

      Sil
  4. Merhaba sel, Elimde iki şişe feminite du bois var ve şu an almayı düşünmüyorum. Eğer ki almak istersem Serge Lutens koleksiyonundan sipariş verebilirim. İlgin için teşekkür ediyorum..

    YanıtlaSil
  5. Merhaba,

    Blogunuza kokucuk.com sitesinin yorumlar kısmındaki linkten ulaştım ve yazılarınızı keyifle okudum, bundan sonra da takip edeceğimden kuşkunuz olmasın.

    Shiseido Feminite Du Bois bir süredir aradığım bir parfüm; burada yapılan yorumu görmek benim için hoş bir tesadüf oldu. Eğer elinizdekilerden satmayı düşünürseniz bana aycape@yahoo.com adresinden ulaşabilirsiniz, inanın çok memnun olurum.

    Burada paylaştığınız tüm parfüm yorumlarınız için tekrar teşekkürler.

    Ayça P.

    YanıtlaSil
  6. Ayça hanım merhaba,

    Güzel sozleriniz için çok teşekkür ederim. İnanın ben Feminite du Bois'in eski formülünü bulana kadar çok yer gezdim sordum soruşturdum ve şans eseri İzmir Douglas'ta buldum. Hatta bir hanımefendi tam 5 şişe siparişini vermiş ve bende birini alana kadar az dil dökmedim. Elimde 2 şişe var ama birini bitirdim neredeyse kalmadı. http://shop.lessenteurs.com/category/1842/Femininite_du_Bois

    Bu adresten yeni formülasyonuna ulaşabilirsiniz. Türkiye ye gönderim yapıyorlar. Yeni formülü eskisini aratmadığını söylüyorlar. Kusruma bakmayın pek yardımcı olamadım ama artık bende bulamadığım için elimdekini bile az kullanıyorum :)

    YanıtlaSil
  7. Kokucuk atölyesini geçen hafta 1 saat aradım Gümüşsuyunda. Adresteki sokakta bir iş hanı ve bir çin marketi vardı, apartman ismi yoktu ve iki rakam vardı.. Sonunda o sokakta oturan bir teyzenin çay sefasına denk geldim ve nerde olduğunu öğrendim 'Ozan iş hanının içinde' dedi. Allah aşkına bir tabela bile asmamışlar kapıya, netteki adrese iş hanının adını da koymamışlar. İlginç.

    YanıtlaSil
  8. Bende iş hanının yerini biraz aramıştım. Bu sorunu Vedat beye mail yoluyla bir iletin isterseniz.

    YanıtlaSil
  9. merhaba bende facebooktan gördüm ve üye oldum sorum olacaktı?acababu ürünler kastorejen madde içeriyormu? sevgiler...ii çalışmalar..

    YanıtlaSil
  10. Öncelikle şunu söylemek isterim ki blog yöneticisi Vedat bey değildir, kendisine bir mail atarsanız daha iyi olur. Bende size bildiğim kadarını aktarayım. Parfümeri endüstrisinde kullanılan birçok kimyasal sağlık açısından risk taşır. Bu markası ne olursa olsun en iyi markalar bile buna dahil. Sonuçta parfümlerin içerisinde artık doğal madde kullanımı çok çok az ve genelde sentetik koku kimyasalları kullanılıyor. Kanserojen etkisi elbete vardır ama bu maddeler azami miktarlarda seyreltilerek kullanıldığı için ciddi riskler taşımıyor. En çok karşılaştığımız gıda sektöründen bir örnek vermek istersem yediğiniz bir muzlu pudink de bile doğal muz kullanılmaz. Muza kokusunu veren (örn: izoamil asetat) kimyasal kullanılır ve buda risk taşır. Hatta ve hatta doğal esans yağların bile insan bünyesinde toksik etkisi var bunlar bilimsel olarak araştırılıyor. Yani bu risk her zaman var.

    YanıtlaSil
  11. Teşekkür ederim monsieur bu yararlı bilgiler için.

    YanıtlaSil
  12. merhaba ülkemizde böyle bir blogun varlığını öğrenmek beni çok mutlu etti. Vedat Bey'e teşekkür ederim. Kendisiyle daha önce görüşmüşlüğümüz vardı :)

    YanıtlaSil
  13. Aklını kaçırabilir insan...
    Derinleşme istidadı sıfıra yakın bir topluluk için de, tamam 57 yılımı geçirdim.
    Bu bloga ilgilenen insan sayısı 50?...
    Acaba, ben mi beceremedim takip sayısını anlamakta?
    Oysa şu blogla ilgilenen onsekiz milyon tık gördüm sayaçta:

    http://michaelsikkofield.blogspot.com.tr/2011/07/stanley-kubrick-zihin-kontrolu-ve.html

    Vedat Bey, umarım yalnız siz okuyorsunuzdur yorumları.
    Üstünüze afiyet içkiliyim.

    (Hani, şarhoşun mektubu okunmaz :)

    Genetik miras için şimdilik bir şey yapamıyoruz galiba.

    Olağanüstü bir kapı aralamışsınız.

    Biz büyük düşünmeyi çoktan unuttuk.
    Lakin, benim büyük bir düşüncem var.

    Bir gün buluşmayı çok isterim.

    Sevgiler...

    Ahmet Demirel

    ademirel14@gmailcom

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahmet Bey,

      Vedat Bey'in blog yorumlarını takip edip etmediğini bilmiyorum. Kendisiyle iletişime geçmeyi deneyin.

      Sil